Piyasada Mal Bolluğu ?
ÖZET:
Önemli Düşünür:
Jean Baptiste Say
(1767-1832)
ÖNCE:
1820:
İngiliz ekonomist Thomas Malthus istihdam
eksikliği ve aşırı üretimin söz konusu olabileceğini iddia eder.
SONRA:
1936: John
Maynard Keynes arzın kendi talebini yaratamayacağını ileri sürerek azalan
talebin üretimi yavaşlatarak işsizliğe neden olabileceğini söyler.
1950: Avusturyalı
ekonomist Ludwig von Mises, Keynes in itirazlarının nedeninin altında Keynes’in
ekonomiye dair hatalı fikirlerinin olduğunu ileri sürer.
2010:
Avusturalyalı ekonomist Stevan Kates, Say
kanununu savunur ve Keynes ekonomisini kavramsal bir hastalık olarak
niteler.
|
1776 yılında Ulusların Zenginliği isimli
eserini yazan Adam Smith etrafındaki tüccarların iflasın nedeni olarak iki
sebep ileri sürdüklerini yazdı: para kıtlığı ya da aşırı üretim. Bu
iddialardan ilkini, paranın ekonomi içerisindeki rolünü açıklayarak çürüttü. İkinci
iddiayı çürütmek bir sonraki ekonomist Fransız Jean Baptista Say’ a düştü.
Say, 1803 tarihli “A Treatise on Political Economy” Politik Ekonomi Üzerine Bir Tez isimli eseri, aşırı üretimin
imkansızlığı üzerineydi. Say bir ürünün üretildiği andan itibaren kendi
değeri kadar diğer ürünler içinde bir pazar oluşturduğunu düşünüyordu. Örnek
vermek gerekirse gömlek üreterek satan bir terzi eline geçen parayla
ihtiyaçlarını karşılayacaktır. Say’a göre insanların para biriktirmek gibi
bir arzusu yoktur; ürettiği malı satarak para kazanır ve kazandığı parayı
kullanır, dolayısıyla arz edilen malların toplam değeri, talep edilen
malların toplam değerine eşittir. Say
kanunu olarak da bilinen bu meşhur söz “arz talebi yaratır” olarak
kısaltılmıştır. Aslında Say bu söz dizesini hiç kullanmamıştır. Bu sözü
ortaya atanın Amerikalı ekonomist Fred Taylor olduğu düşünülmektedir.
Bu fikir Say için önemliydi çünkü eğer
her mal kendi değeri kadar talep yaratıyorsa piyasanın bütününde hiçbir zaman
aşırı üretim yada bolluk yaşanmaz.
Şirketlerin talebi yanlış hesaplayarak piyasaya gerektiğinden fazla mal
sürmesi mümkündür fakat Austurya’lı ekonomist Ludwig von Mises, “beceriksiz
girişimcinin” eninde sonunda zarar ederek piyasa dışında kalacağını söyler.
İşsiz kalan kaynaklarda ekonominin daha karlı alanlarına kayar. Aslına bakılırsa
aşırı üretim imkansızdır, İnsanoğlu her zaman tüketebileceğinden daha
fazlasını ister.
Say’ın kanunu klasik ekonomistler ile
Keynesçiler arasında tartışma yarattı. Say gibi daha önceki kuşak
ekonomistler, üretimin ya da ekonominin arz yönünün, büyüyen bir ekonomi için
en önemli faktör olduğunu düşünüyordu. Keynesçiler ise büyümenin kaynağının
talepteki artış olduğuna inanıyordu.
Parayı neden biriktirelim?
John Maynard Keynes 1936 tarihli
başyapıtı, İstihdam, Faiz ve Paranın
Genel Teorisi adlı eserinde paranın ekonomideki yerine odaklanıp Say’ın
teorilerini eleştirdi. Say, kazanılan paranın diğer metaları (ticarete konu
olan, alınıp satılan her türlü mal ve hizmet) almak için kullanıldığını
söylüyordu, diğer bir deyişle ekonomi takas sistemi üzerinden çalışıyordu. Ancak
Keynes; insanların parayı sadece bir şeyler satın almak için kullanmadığını bazı
nedenlerle parayı ellerinde tutmak istediklerini yazdı. İnsanlar paralarının
bir kısmını biriktirmek isteyebilirlerdi. Bu birikimleri başkalarına borç
olarak vermezlerse –bankalar aracılığıyla- ya da yatırım yaparak ekonomiye
geri döndürmezlerse – yeni bir iş kurmak için sermaye olarak- o para
dolaşımdan kalkmış oluyordu. İnsanlar parayı ellerinde tuttuklarında talep
otomatik olarak üretilen malın toplam değerinin altında kalıyordu. (yukarıdaki örnekte; terzi ürettiği gömlekten kazandığı paranın hepsini
harcamıyor) Bu negatif talep
durumu yetersiz talep olarak
bilinir ve
|
Jean Baptiste Say
Fransız Protestan bir tekstil tüccarının
oğlu olarak 1767 yılında Fransa’nın Lyon kentinde dünyaya geldi. 18. yaşında
İngiltere’ye giderek iki yıl boyunca bir tüccarın yanında çırak olarak
çalıştıktan sonra Paris’e geldi. İlk olarak bir sigorta şirketinde çalışmaya
başlayan Say 1789 yılında Fransız Devrimini sevinçle karşıladı. 1794 yılında
siyasi bir derginin editörü oldu ve Adam Smith’in görüşlerini yaydı,
Smith’den etkilenerek ekonomiye merak saldı ve onun fikirlerini
zenginleştirdi. 1799 yılında Fransız
hükümetine davet edildi, ancak Napolyon, Say’ın bazı görüşlerini kabul etmedi
ve eserleri 1814 yılında yasaklandı. Bu arada pamuk fabrikası işleterek küçük
bir servet edindi. Paris’te ekonomi dersleri verdi ve 1832 yılında 66 yaşında
öldü.
|
yaygın
işsizliğe neden olur.
1930’lu yıllarda, ilk olarak Amerika’da
ortaya çıkan Büyük Buhran yıllarında
dünya ekonomisinin içine düştüğü çıkmaz göz önüne alındığında Keynes’in savının
ne kadar güçlü göründüğü anlaşılmayacak bir durum değil. Özellikle de
işsizliğin sadece bazı ekonomilerde ve kısa süreliğine oluştuğunu iddia eden
Say’ın kanunu üzerine kurulmuş bir dünyaya kıyasla.
Yorumlar
Yorum Gönder