Şirketler İttifak Oluşturarak Fiyatları Yükseltebilir
ÖZET:
Önemli Düşünür:
Adam
Smith
(1723 – 1790
ÖNCE:
1290’lar:
Bohemya kralı II. Wenceslaus metal cevheri
tüccarlarının gizlice anlaşarak fiyatları yükseltmesini engellemek için kanun
çıkartır.
1590’lar: Hollandalı
tüccarlar doğu Hint Adaları’ndaki baharat ticaretinin tekelini elinde tutan
bir kartele katılırlar.
SONRA:
1838:
Fransız ekonomist Augustin Cournot oligopollerdeki
rekabeti tanımlar.
1864:
Amerikalı ekonomist George Stigler, başarlı
kartelleri sürdürmenin zorluklarını incelediği Oligopol Teorisini
yayınlar.
1890: ilk
antitröst yasası Amerika’da yürürlüğe girer.
|
Serbest piyasa ekonomisinin sağlıklı olarak
işleyebilmesi için en önemli noktalardan biri rekabettir. Piyasada birden çok
üretici bulunması, bu üreticilerin müşteri çekmek için birbirleriyle rekabet halinde
olması nedeniyle üretimi geliştirir ve fiyatları düşük seviyede tutar. Eğer
piyasada sadece tek bir tedarikçi yani tekel
olursa bu firma müşteri çekme kaygısı olmadan fiyatları dilediği gibi
ayarlayabilir.
Tam rekabet piyasası ile tekel
piyasası arasındaki iki uç noktanın ortasında ise az sayıda tedarikçinin belirli
bir ürünün piyasasına hakim oldukları oligopoller
yer alır. Oligopol piyasadaki bir rekabet, şüphesiz tüketicinin yararına
olurdu ancak oligopol piyasadaki üreticiler, karlarını arttıracak seçeneklere
yönelebilirler ki, buda aralarında yapacakları işbirliğidir anlaşmalarıdır. Üreticiler birbirleriyle anlaşarak diğerinden daha
ucuza mal satmayacakları konusunda anlaşabilirler ve kendi menfaatleri ile
orantılı olarak tekel gibi hareket edebilirler.
Kartel oluşturmak
Şirketler arasındaki bu tür “gizli ittifaklar” neticesinde
sabitlenen fiyatlar, serbest piyasanın aksamasına neden olur. İskoçyalı
ekonomist Adam Smith serbest piyasada kişisel çıkarların önemini fark ederek
toplumu uyarmış ve “eğlence ve yeni işler için bile olsa, ticaret erbapları
nadiren bir araya gelir ve görüşmeleri genellikle halka karşı komplo ya da
fiyatları arttırmak için yapılan bir anlaşmayla sonlanır” demiştir.
Piyasaların doğuşundan beri üreticiler
arasında işbirliği mevcuttur ve ticaretin her alanındaki işletmeler ortak
yararları için çeşitli birlikler kurmuştur. 19.yüzyılda Amerika’da bu
uygulamalar tröst olarak
biliniyordu ancak günümüzde ulusal ve uluslararası işbirliklerini
tanımlamakta kullanılmaktadır. İlk başlarda Alman ve Amerikan
ekonomilerindeki takdir edilen bir oluşum olarak bilinse de zaman içerisinde
olumsuz bir uygulama olarak görülmüştür. Amerika ve Avrupa 20. yy gizli
ittifakları caydırmak için çeşitli kanunlar çıkarmışlardır, tüm engelleme
çalışmalarına rağmen bu tür işbirliği yapan kurumlar piyasada kartel olarak
varlığını sürdürüyorlar. Bu tür işbirlikleri Unilever ve Procter&Gamble
şirketleri arasında toz deterjan fiyatlarını sabitlemek üzere 2011 yılında
gizlice anlaşmaları gibi, iki şirket arasında yapılan basit bir anlaşma ya da
Uluslararası Hava Taşımacılığı birliği (IATA)
gibi uluslararası bir birlik altında yapılabilir. Bu kurum devletler
tarafından da tanınan hava taşımacılığında hizmet standartlarını ve fiyatları
belirleyen bir kurumdur. Fiyat belirleme özelliği gizli ittifak
eleştirilerine yol açmaktadır. Üye ülkeler arasında petrol fiyatlarını
düzenlemek adına 1960 yılında kurulan Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) örneğinde olduğu gibi belirli
bir malı üreten ülkeler arasında bile kartel kurulabilir.
Kartellerin zorlukları ve dağılma sebepleri
Kartellerin yaşadığı en büyük sorun
yasal dayanağının olmaması neticesinde sadece işbirlikçiler arasında güvene
dayalı olarak kurulmuş olmasıdır. Bu nedenle kurulması ve sürdürülmesi
esnasında ciddi sıkıntılar yaşarlar. Bir kartel katılımcıları, fiyatları
kolaylıkla sabitleyemezler çünkü kar oranları ve üretim kotası ile ilgili
anlaşmaları gerekir. Kartelin ne kadar az sayıda üyesi olursa pazarlıklar o
kadar kolay olur ve üretimin çoğunu sağlayan şirketlerin
|
sayısı az olduğu zaman karteller daha güçlü ve uzun ömürlü olur. Tabi tüm bunlar genellikle piyasa ve tüketici için olumsuzdur.
Kartellerin yaşadığı bir diğer büyük sorun anlaşılan kurallara uyulması konusunda yaşanır. Artan kar marjları nedeniyle gizli ittifaklar üreticilere çekici gelir, fakat kişisel çıkarlar bu anlaşmaların en zayıf
noktasıdır, bir kartelin üyesi, üzerinde anlaşılan üretim miktarından daha
fazla üretim yaparak, ya da fiyatları düşürerek “hile” yapmak isteyebilir.
Uygulamada bu durum kotalar eşit oranda dağıtılmamışsa yaşanır örneğim OPEC
üyesi 12 ülke düzenli aralıklarla toplanarak üretim miktarını ve fiyatı üzerine
anlaşırlar. Daha küçük ve fakir ülkeler daha fazla kar elde etmek için anlaşılan miktardan fazla üretim gerçekleştirebilirler bu durumda kartelin güvenilirliği ve gücü zedelenir. Bir kartelde ne kadar üye olursa kuralların çiğnenme ihtimali o kadar artar.
Kartel anlaşmalarını uygulamak
Bir kartelde üretim
gücü anlamında en güçlü üyesine uygulayıcı
denir. Örneğin Opec’in etkinliği, düşük üretim kapasitesine sahip bir ülke
olan Angola’nın kartel içerisinde anlaşılan payından daha fazla üretim
yaparak kar elde etme hırsı yüzünden tehlike altına girerse bu anlaşmada en
çok üretim kapasitesine sahip uygulayıcı konumda olan Suudi Arabistan devreye
girerek bu durumu sonlandırmak isteyebilir. Suudi Arabistan üretim kapasitesi
itibariyle en düşük üretim giderlerine sahiptir ve üretimi arttırarak petrol
fiyatlarının düşmesini sağlayabilir ve küçük ülkeleri cezalandıracak hatta
iflas etmesini sağlayacak düzeye kadar çekebilir. Burada fiyatların
düşmesinden Arabistan’da etkilenecektir fakat kardan zarar diye tabir
ettiğimiz bir durumu yaşayacaktır. Düşük fiyatın etkileri, üretimi az olduğu
için üretim maliyeti yüksek olan ülkelerde çok ciddi olacaktır. Tüm bunlar
göz önüne alındığında bazı üyelerin kar amacıyla hile yapma arzusu ve büyük
ortakların karını azaltma yönündeki isteksizliği kartellerin ömrünü
kısaltıyor. Tüm bu zorluklar gösteriyor ki gizli ittifaklar Adam Smith’in
düşündüğü kadar kolay kurulamıyor. 1960’lı yıllarda Amerikalı ekonomist
George Stigler, rakiplere duyulan şüphenin gizli ittifak kurmayı
engellediğini ve piyasaya daha fazla şirketin girmesinin kartel oluşumunun
önünde ciddi bir engel olduğunu gösterdi. Bugün az sayıda üreticinin
bulunduğu oyun konsolları ve cep telefonu gibi büyük sektörlerde bile
üreticiler kartel yerine rekabeti tercih etmektedir.
Tüm bu zorluklara rağmen karteller
kurulmuyor değil, az sayıdaki gizli ittifak bile devlet müdahalesi istetecek
kadar piyasa kadar tehdit oluşturabiliyor. Tüketicilerin fiyatları sabitleyen
gizli ittifaklara karşı tepkisi sonucunda 20.yüzyılda antitröst yasaları ortaya çıktı, kartel ve gizli ittifak kanunen
yasaklandı. Ancak gizli ittifakları ortaya çıkarmak kolay değil, bu nedenle
ülkeler ittifakı ihbar eden ilk üyeye dokunulmazlık sunarak teşvik etmeye
çalışıyorlar. Bu taktik 2007 yılında uçuş fiyatlarının sabitlenmesi konusunda
soruşturmaya girmekten çekinen havayolu şirketi Virgin Atlantic’in, British Airlines’la
olan gizli ittifakını itiraf etmesinde işe yaramış ve Bristish Airlines ağır
ceza almıştı.
Kartellerde Devlet Onayı
Stigler gibi özgürlükçü ekonomistler
kartellerin istikrarsızlığı nedeniyle antitröst
yasalarının işlevselliği konusunda emin değillerdir. Devletler kartellere
genel olarak şüpheyle yaklaşıyorlar çünkü bazı işbirliği türleri potansiyel
olarak cazip bulunuyor, örneğin uluslararası havayolu IATA’nın fiyat
belirleme politikası gizli ittifak yarattığı düşünülürken OPEC gibi bir örgütün
petrol fiyatlarının istikrarı konusunda gerekli olduğu düşünülebiliyor. Aynı
görüş ülke içerisindeki demir çelik, petrol gibi stratejik kamusal
sektörlerde de kendini gösteriyor. Bu sektörlerdeki ittifaklar devlet
tarafından denetlendiği zaman fiyat istikrarı kazandırarak küçük üreticiyi
koruyabilir. Bütün endüstriyi uluslararası arenada daha rekabetçi bir
pozisyona sokabilir. Bu tür kamu kartelleri 1920 ve 1930’larda Avrupa ve
Amerika da oldukça yaygındı; ancak II. Dünya Savaşından sonra yok oldular.
Japonya’da ise ulusal karteller hala ekonominin önemli bir parçasıdır.
|
Antitröst yasaları
Tekeller gibi
kartellerinde serbest piyasanın etkinliğine zarar verdiği ve ekonominin
geleceği için tehdit oluşturduğu düşünülür. Devletlerin çoğu gizli
ittifakları antitröst ve rekabet
yasaları çıkartarak hukuki yollarla engellemeyi denemektedir. Bu engellemelerden
ilki 1890 yılında Amerika’da iç ve dış ticarette her türlü kısıtlamayı
yasaklayan Sherman Kanunu’ydu. 1914
yılında yine ABD’de yürürlüğe giren yerel fiyatı düşürerek rekabeti dışlamayı
yasaklayan Clayton Kanunu takip
etti. Daha sonra bir çok kanun çıkarıldı. Fakat uzmanlar uygulaması ve
kanıtlanması zor olan bu kanunlara şüpheyle yaklaştılar. Onlara göre
işbirliği sadece ihaleye fesat karıştırmak ya da fiyat sabitlemek üzerine
yapılmıyor.
|
Yorumlar
Yorum Gönder