Vergi Politikaları ve Vergi Yükü
Vergiler adil ve etkili olmalı
|
ÖZET:
Önemli
Düşünür:
Anne Robert Jacques Turgot
(1727-1781)
ÖNCE:
1689
- 1763: Maliyetli savaşlar ve toprak sahipleri ile esnaf
birliklerini muaf tutan vergi sistemleri Fransa’da mali krizin ve Devrim’in
yolunu açar
SONRA:
1817: İngiliz ekonomist
David Ricardo, Siyasal İktisadın ve Vergilendirmenin İlkeleri adlı
eserinde vergilerin lüks mallara konulmasını önerir.
1927:
İngiliz matematikçi Frank Ramsay fiyat
esnekliğinin önemine değinir.
1976
: Ekonomist Anthony Atkinson ve Joseph Stiglitz, Vergi
Yapısının Tasarlanması adlı eserinde yeknesak emtia vergisinin ideal
olduğunu yazar.
|
Vergi neden önemlidir sorusunu sormaya gerek
yok sanırım. Devletin vatandaşlarının ihtiyacı olan kamusal mal ve hizmetleri karşılayabilmek için sermayeye ihtiyacı
vardır. Devlet bu parayı vergiler
aracılığıyla toplar. Peki kimler vergi
ödemelidir? Bu sorunun cevabı basittir, her bir vatandaş vergi ödemelidir sonuçta hiçbir ekonomik yardım
almasa bile savunma, eğitim ve adalet gibi bir çok kamusal hizmet devlet
tarafından sağlanmaktadır. Ancak vergi yükü nasıl olmalıdır kimlere
yansıtılmalıdır sorusu sorulduğunda cevap bu kadar basit olmayacaktır. Bunun sebebi,
vergi yükünün sadece serveti değil
mutluluğu da etkilemesinden kaynaklanır. Ayrıca vergi oranları tüketim miktarını,
fiyatları, enflasyonu ve piyasayı da ciddi şekilde etkiler. Her yıl tatil rezervasyonu
yaptırdığınız organizasyon firmasını aradınız ama fiyatlarda ciddi bir artış söz
konusu olduğunu gördünüz, açıklama olarak akaryakıt fiyatlarına gelen zam
gösterildi. O tatili satın alsanız bile vergi oranları yüzünden mutsuz
oldunuz bu durum sizin refahınızı etkilemiş oldu.
Kimler vergi vermeli.
1774- 1776 yılları arasından Fransa’ nın
maliye bakanlığını yapan Turgot vergi sisteminin karışık olduğunu ve bazı
güçlü zümrelere ayrıcalık tanındığını düşünüyordu ona göre vergi sistemi
basitleştirilmeli ülkenin net milli hasılası üzerinden tek bir vergi
alınmalıydı.
Turgot’ un düşüncelerinde, yalnızca
tarım sektöründe arz fazlası yaratılacağına inanan fizyokratlar' ın da etkisi
vardı. Ona göre tarım dışı sektörler arz fazlası yaratamayacağı için vergide
veremezler, vergi alınsa bile tek yapacakları fiyatları yükselterek vergi yükünü
başkasına ödetmek olacaktı ta ki toprak sahibine ulaşana kadar. Çiftçi ise
topraktan elde ettiği arz fazlasının büyük kısmını toprak sahibine kira
olarak ödüyordu. Turgot vergilerin kira geliri üzerinden toprak sahibinden
tahsil edilmesi gerektiğini söyledi. Düşünceleri her ne kadar iyi niyetli olsa
da saraya yakın toprak sahipleri, onu bakanlıktan indirmeyi başarmış ve vergi
reformları uygulanamamıştır. Ondan sonra gelen ekonomistler vergi sisteminde
olması gereken adalet ve etkililiğin ilkelerini geliştirdiler.
Adalet, para ödemeye en uygun
olanlardan en fazla vergi alınmasıydı. Benzer insanlar benzer vergi
ödemeliydi ve kamu harcamalarından en çok fayda görenler, (örneğin yeni
yapılan köprüyü kullananlar) kamu hizmetlerinin görülmesi için katkı
sağlamalıydılar. Etkinlik ise hem
verginin efektif bir biçimde toplanması hem de gerekli miktar toplandıktan
sonra toplum refahını maksimize edecek şekilde kullanılmasıydı. Ekonomistlere
göre etkinlik, özellikle çalışma
ve yatırım yapma güdülerini körleştirmemek için piyasayı en az şekilde
rahatsız etmekti. (işsizlik maaşının yüksek olması durumunda kişi çalışmaya
gerek duymayacaktır. Bu etkili bir yaklaşım değildir)
Son dönemlerde vergi tasarılarının
adalet ve etkililik ilkeleri doğrultusunda dönüştürülmesi için ciddi adımlar
atılmıştır. Örneğin, “kusursuz piyasa” teorisine göre emtia vergisi –ticarete
konu olan her türlü mal- yeknesak olmalıydı –tek tip- ve sadece nihai mal
üzerine (son kullanıcıya satılırken) konmalıdır. Gelir vergileri; gelirden çok ödeyebilme gücüne göre
belirlenmelidir ve şirketlerin karı ve sermaye gelirine uygulanacak vergi en
az seviyede olmalıdır. Genel olarak vergi politikaları yukarıdaki gibi
teorilerin yönlendirmesi, gelir ve politik uygunluğuna göre değişmektedir.
|
Anne
Robert Jacques Turgot
1927 yılında Paris’te doğan Turgot’ o dönemde
önemli görevlerde bulunmuş Normandiya’lı bir ailenin çocuğuydu. Din adamı olmak amacıyla önce Saint-Sulpice
İlahiyat Okulu'nu (1743), ardından da Sorbonne'u (1749) bitirdi. Sur les
progrès de l'esprit humain (1749; İnsan Zihninin Gelişmeleri Üzerine)
başlıklı bir tez savundu. 1751 yılında payına düşen bir mirasla yönetim
alanında bir kariyer yolu açıldı. 1760 yılların sonunda fizyokratlarla daha
sonra da Adam Smith ile tanıştı. 1774 yılında 16. Luis tahta çıkınca maliye
bakanı oldu ve serbest ticareti teşvik eden düzenlemelere imza attı. 1776
yılında bir dizi reform hareketine girişti. İlk başlarda tepki çekse de
reform hareketleri saraydan destek aldı fakat zaman içinde yeni reform
hareketlerine tepkiler büyüdü ve en sonunda kral tarafından görevinden
alındı. 1781 yılında 54 yaşında hayatını kaybetti.
|

Yorumlar
Yorum Gönder