Akıl Çağı (1770 -1820
Anne Robert Jacques ticaretin ve
sanayinin vergilendirmeden muaf
tutulmasını savunur.
|
|
Richard Awkright İngiltere’de mekanize pamuk fabrikasını kurar
dünyayı buharlı makinelerle
tanıştırır
|
|
Adam Smith’in Ulusların Zenginliği isimli klasik olan eseri yayınlanır
|
|
Amerikan Ulusal
Bağımsızlık Bildirgesi Amerika Parlamentosu tarafından kabul edilir.
|
|
1766
|
1770 ler
|
1771
|
1774
|
1776
|
1776
|
1776
|
1780’ler
|
|
David Hume ülkelerin ithal
ettiklerinden daha fazlasını ihraç etmeye çalıştığı himayecilik sisteminin yanlış olduğunu söyler.
|
|
Turgot Fransa’da maliye
bakanı olarak seçilir ve zengin arazi
sahiplerinin vergilendirillmesi için vergi sisteminde reform girişiminde
bulunur.
|
|
James Watts’ın ilk buharlı makinelerinin İngiliz fabrikalarına girmesi Sanayi Devrimi’nin başlangıcı kabul
edilir.
|
|
Smith’in ticaretin
serbestleştirilmesine yönelik teklifi Başbakan Genç William Pitt tarafından
kabul edilir.
|
Paris’teki Hapishane Baskını Fransız Devrimini başlatır
|
|
Edmund Burke ücret ve fiyatların
belirlenmesinde devlet müdahalesini
eleştirir.
|
|
Jean Babtista Say, Say Piyasalar Kanunu’nu ileri sürer, “Ekonomide hiçbir zaman talep eksikliği ya da mal fazlalığı olmaz”
|
|
Jean Charles Leonard de Sismondi
Konjonktürleri ve uzun vadeli büyüme ile kısa vadeli iniş çıkışlar arasındaki
farkı tanımlar
|
|
1789
|
1791
|
1795
|
1798
|
1803
|
1817
|
1819
|
1819
|
|
Jeremy Bentham “çoğunluğun mutluluğunu
hedefleyen Faydacılık teorisini
ileri sürer
|
|
Thomas Malthus nüfusun kaynaklardan daha
hızlı artması halinde oluşabilecek tehlikeye dikkat çeker
|
|
David Ricardo serbest ticareti ve işgücünün uzmanlaşması gerektiğini ileri
19.yy klasik ekonominin temellerini atar
|
|
Abd sürekli bir mali büyümeden sonra ilk büyük mali krizini yaşar
|
Tarihler 1700
lü yılların sonuna geldiğinde Rönesans
ve Reform hareketlerinin ardından insanlar
daha önce görmedikleri bir hızda; sosyal,
endüstriyel ve siyasi değişime tanık oluyorlardı. Bu değişimin nedenleri arasında Akıl
Çağı’nda yaşanan teknolojik gelişmelerin, üretim teknolojilerini yeni bir
seviyeye taşıması, Filozofların geliştirdiği fikirlerin hem eski hem yeni
dünyada, esin kaynağı olduğu devrimler ve tabiki bizim asıl konumuz olan
ekonomideki yeni fikirler ve düşüncelerdi. 1770 li yıllarda ekonomi alanında yeni bir bilimsel yaklaşım, 16.yy dan başlayarak
18.yüzyıla kadar Avrupa’da destek gören ihracata dayalı himayeci Merkantilist görüşü alt üst ediyordu. 1800’ün başında
Napolyon savaşlarının sona ermesinin ardından tekrar toparlanmaya çalışan
Avrupa’da –özellikle İngiltere- büyük bir sanayileşme başladı, sanayileşme ile
birlikte işçi sınıfı doğdu ve daha önce tecrübe edilmeyen sosyal değişimler
ortaya çıktı. Hızla değişmekte ve gelişmekte olan dünyanın taleplerini
tanımlayacak ve bu taleplere karşılık verebilecek yeni bir yaklaşıma ihtiyaç
duyuluyordu.
Rasyonel Ekonomi İnsanı – Tam Rekabete Dayalı Serbest Ekonomi
Piyasada böyle bir talep varsa tabiki
karşılanacaktır ve bu talebe cevap verebilecek fikirler üreten kişi İskoçyalı
ekonomist Adam Smith oldu. John
Locke ve David Hume gibi İngiliz düşünürlerden de etkilenerek iktisat konusunun
ahlaki boyutunuda göz ardı etmeden, 1776 yılında yayınladığı ünlü Ulusların Zenginliği isimli kitabıyla,
piyasa ekonomisinin kapsamlı bir analizini yaparak bu sistemin halkın refahı
üzerindeki olumlu etkilerini anlattı. İleri sürdüğü bu düşüncenin merkezinde “Rasyonel ekonomik insan” modeli vardı
Smith, bireylerin, toplumun iyiliğini düşünerek değil kişisel çıkarlarını düşünerek
mantık çerçevesinde kararlar aldığını söylüyordu. Devletin müdahale etmediği
serbest bir piyasada, bireylerin kendi çıkarları için mantıklı kararlar vermesi
sonucunda “görünmez bir elin”
ekonomiyi, toplumun yararına olacak şekilde yönlendirdiğini savunuyordu. Yaptığı
bu tanımlar serbest piyasanın ilk tanımlarıydı. Tabiki şunu göz ardı etmemek
gerekiyor, Smith bu sistemi sıfırdan yaratmamış, ekonomik sistemi analiz ederek
çıkarımlar yapmıştır. Onun çalışması ekonominin bir bilim dalı olarak
gelişmesinde önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilir. İlk tanımlamalarını
yaptığı bu ekonomik sistem sıklıkla “klasik
ekonomi” olarak anılır. Onun yaptığı rekabetçi piyasa analizi aslında bugün
içinde yaşadığımız kapitalizm in bir
tanımıdır. Ulusların Zenginliği kitabı sadece sisteme dair analizler ve
makroekonominin bileşenlerini açıklamakla kalmıyor. Konuya; iş bölümünün -uzmanlaşmanın-
üretime olan katkısından ve fiyatların belirlenmesinde hangi faktörlerin etkili
olduğu, düşüncelerinden de bakıyordu. Smith’in kitabı, ilginç bir tesadüfle –yada
talebin sonucu olarak- Sanayi devriminin ve üretim teknolojilerinde yaşanan
gelişmeler sonucunda hızla artan bir ekonomik kalkınma ve refah döneminin başlangıcına
denk gelmiştir. Smith’in fikirleri, değişen düzeni anlamaya ve bu düzenden en
iyi nasıl faydalanabileceğini öğrenmeye çalışan istekli bir kitle tarafından
takip edildi. Çalışmaları, sanayileşmiş bir toplumda ortaya çıkan problemlere
yönelik analizler ve doğru soruları yönelttiği için o dönemde büyük etki
yarattı. Smith özellikle kapitalist bir toplumda devletin yerini sorguladı ve
devletin kısıtlı bir rol alara piyasanın yetersiz kaldığı alanlara müdahale
etmesi gerektiğini savundu.
Himayeciliği Sonlandırmak
Bir diğer İngiliz ekonomist David Ricardo, Smith’in yakın
takipcisiydi, serbest ticareti etkili bir savunucusu olan Ricardo, tüm
ülkelerin –gelişmemiş olanların bile- serbest ticaretten nasıl
faydalabileceğini kanıtladığı “Karşılaştırmalı
Üstünlükler” adlı kitabıyla merkantilist
yaklaşıma son darbeyi vurdu. Ricardo’nun eleştiri getirdiği bir konu da kamu
harcama ve borçlanmalarıydı.
Thomas Malthus adıyla bilinen İngiliz bir rahip de Smith’in
fikirlerinden etkilenmiş ve nüfusun, onu besleyecek kaynaklardan daha fazla
artması durumunda yaşanabilecek acılar konusunda uyarılada bulunmuştur. Smith’in
fikirlerinden etkilenenler arasında Fransız Fizyokrat ekolü de vardır.
Özellikle adil vergilendirme sistemini savunan Anne Robert Jacques Turgot, ve
François Quesnay piyasa ekonomisinde arz ile talep arasındaki ilişkiyi ilk defa
tanımlayan Jean-Baptiste Say bunların arasındadır.
Tüm bu desteklerin yanında Smith’in
görüşlerini eleştirenler de vardı. Özellikle 19.yy da tam rekabete dayalı
serbest ekonomi –kapitalist sistem - görüşüne sert tepkiler oluşacaktı. Eleştirilere
rağmen klasik ekonomistlerin ortaya
attığı fikirler ve sorduğu sorular modern ekonominin odağını oluşturmaya devam
ediyor.
Yorumlar
Yorum Gönder